Judy... Asansör hâlâ o hızlı düşme olayını yapıyor.
المصعد مازال يهبط بسرعة شديدة يا جودي
Bunu söylediğim için kendimden nefret ediyorum ama... ...hayatımda beni önemseyen... ...bir erkek olmaması beni çok üzüyor.
أكره نفسي لقول هذا ...لكن شعرت بالحزن الشديد لعدم وجود رجل بحياتي يهتم بي
Beynindeki ezilmiş patateslerle burada uzanmış yatıyor... ...ve Judi ise...
الان "شوز" يرقد هنا بكدمات شديدة على الوجه ...و جودى
Şu son ay içinde harcamalarında büyük, ani fark gözüme çarptı.
أتعرف، لقد لاحظتُ وجود إرتفاع شديد .في إنفاقها خلال الشهر الماضي
Önemli olan şu ki Chapman Korusu gelişimiyle ilgili... ...şiddetli muhalifler var ve... ...ve yardımcın olarak, projeyi... ...başka bir yere taşımalısın derim.
الفكرة هي وجود معارضة شديدة لمشروع غابة تشابمان و بصفتي صلة الوصل لديك